İstanbul, 2023 yılı Ekim ayının ortalarında, beklenmedik bir şiddetli depremle sarsıldı. Duyulan korku ve endişe ile birlikte, halk arasında "Beklenen büyük deprem mi gerçekleşti?" soruları ard arda sıralanmaya başladı. Ancak uzmanlar, bu depremin beklenen büyük depremle ilgili olmadığı, aksine fay hattında biriken enerjinin bir parçası olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu durum, İstanbul'da yaşayanların deprem tehlikesi konusundaki endişelerini bir kat daha artırdı ve konuyla ilgili tartışmaları alevlendirdi.
İstanbul, tarihi boyunca birçok deprem yaşamıştır. Marmara Bölgesi’nin en aktif fay hatlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı, şehirde büyük bir depremin olasılığını artıran en önemli faktörlerden biridir. 1999 Gölcük Depremi sonrası yapılan araştırmalar, İstanbul'da büyük bir depremin ne zaman meydana gelebileceği konusunda net bir bilgi vermese de, bu durum insanların zihinlerinde sürekli bir endişe kaynağı olmuştur. Depremlerin sıklığı ve şiddeti, İstanbul’da yaşayanların, evlerinin güvenliği ve gelecekte yaşanabilecek doğal afetler hakkında düşüncelerini etkiler hale gelmiştir.
Uzmanların değerlendirmelerine göre, son depremin şiddeti, fay hattındaki enerji birikiminin boşalması anlamına geliyor. İstanbul'un coğrafi yapı itibarıyla sık sık sarsıntılar yaşadığı gerçeği, bu tür depremlerin beklenenden daha sık görülebileceğini gösteriyor. Ancak bu durum, asıl büyük depremin yaklaştığı anlamına gelmiyor. Zira depremler, yer altındaki enerji birikimlerinin zaman zaman boşalmasıyla karakterizedir. Dolayısıyla, İstanbul'da yaşanan bu son sarsıntının, bünyesinde barındırdığı yanlış algılara karşın, aslında beklenen büyük depremle bir ilgisi bulunmuyor.
İlk etapta yaşanan depremin, büyük bir tehlike olarak algılandığını belirten uzmanlar, insanların deprem anındaki davranışları ve hazırlık aşaması hakkında bilgilendirilmesinin son derece önemli olduğunu ifade ettiler. Deprem öncesinde alınacak önlemler, hem kişisel güvenliğinizi sağlamak hem de toplumsal çöküşü önlemek amacıyla kritik bir rol oynar. Hazırlık aşamalarında evin içinde yapılması gereken düzenlemeler, acil durum kitlerinin oluşturulması ve aile bireyleriyle birlikte oluşturulacak acil durum planları oldukça etkilidir.
Son yaşanan deprem, İstanbul'da birçok insanın, binaların sağlamlığı ve bu konuda yapılan denetimlerin önemini bir kez daha düşünmesine yol açtı. Sağlam ve dayanıklı yapıların inşası, seferberlik duygusuyla birlikte büyük bir önem arz ediyor. Özellikle eski binaların sağlamlaştırılması ve mevcut yapılar üzerinde yapılacak risk analizleri, ileride yaşanması muhtemel büyük depremlerin etkilerini minimize etmek adına elzemdir. Bunun yanı sıra kamu ve özel sektörde yapılacak olan bilinçlendirme çalışmaları, insanların deprem anında nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlayacaktır.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşanan şiddetli depremin, beklenen büyük depremle ilgili olmadığı ve aslında fay hattının dinamiklerine işaret ettiği uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Ancak bu durum, deprem korkusunu yok etmiyor. Aksine, endişelerin ve hazırlıkların artmasına sebep oluyor. İstanbul’un deprem tehlikesi üst seviyelerde seyretmekte ve bunun bilincinde olmak, şehirde yaşayan herkesin sorumluluğudur. Unutulmamalıdır ki; depremler doğal olaylardır ama felaketlere dönüşmemesi için yapılacak çok şey vardır. Bu süreçte, toplum olarak bilinçlenmek ve güvenli yaşam alanları oluşturmak, herkesin ortak sorumluluğunda yer almaktadır.